Kaplumbağa terbiyecisi tablosu, renkleri, sembolleri, mistik havası, vasiyeti, temsil ettiği şey, sanatçısı ve tarihi ile güzel ve gizemli bir tablo olarak Türk sanat tarihinin en özel eserlerinden biri olmayı hak etmektedir. Şöhreti yaratıcısını o kadar aştı ki, tabloyu Osman Hamdi Bey‘in tablosu olarak değil, bu tablonun sanatçısı olarak Osman Hamdi Bey’i anıyoruz.
Kaplumbağa terbiyecisi tablosu Pera Müzesi tarafından 2004 yılında bir müzayedede 5 milyon TL’ye satın alındı. Eser, aynı zamanda Türkiye’nin en pahalı tablosu ünvanını da kazandı. Bu ünvanı, 2016 yılında 13,5 milyon TL’ye alıcı alan “Cami Önü” tablosuyla kendisinden alındı. Ardından 2019’da 44 milyon TL’ye satılan “Kur’an Okuyan Kız” tablosu, Türk sanat tarihinde pahalı resim unvani ünvanını aldı. Ayrıca bu üç tablonun en ortak özelliği, hepsinin ressamının Osman Hamdi Bey olmasıdır.
Kısaca Kaplumbağa Terbiyecisi Hikayesi
Sanat tarihçisi Profesör Mustafa Cezar 1960 yılında yaptığı araştırma sırasında İstanbul Şişli’de mühürlü bir konakta sanatsal değeri çok yüksek tablolar olduğunu öğrenmiştir. Köşkün sahibi olan ünlü iş adamı Saim Birkök, aynı zamanda resimle yakından ilgilenen bir sanat aşığıydı.
Hiç evlenmemiş ve asker arkadaşının oğlunu evlat edinmiştir. Aralarında çıkan bir tartışma sırasında evlatlık oğlunu öldürdüğü için cezaevindeydi. Mustafa Cezar cezaevindeki işadamını ziyaret ederek konağın kapılarını açması için ikna etti.
Hâkim eşliğinde mührü açılan köşkte, aralarında kaplumbağa terbiyecisi tablosununda bulunduğu 40 tablo gün ışığına çıkarılmıştır. Ayrıca Mustafa Cezar, fotoğraflanan bu eserler hakkında bir kitap yazdı.
Bir yıl sonra, hapsedilen işadamı, tedavisi olmayan bir hastalıkla mücadele ettikten sonra serbest bırakıldı. Kısa bir süre sonra da öldü. Ailedeki miras anlaşmazlığı nedeniyle tablolar, Resim ve Heykel Müzesi’ne devredildi. Kaplumbağa terbiyecisi tablo yaklaşık 20 yıl sonra açık artırmayla satılmıştır.
Tabloyu 1 milyon dolara satın alan işadamı Erol Aksoy, tabloyu sahibi olduğu İktisat Bankası’nın sanat koleksiyonuna ekledi. Ardından 2004 yılında İktisat Bankası iflas etti ve tablolara TMSF tarafından el konuldu. Aynı yıl İstanbul’da yapılan müzayedede 1,95 milyon TL başlangıç fiyatı ile ihale edildi.
Bu müzayede İstanbul Modern ile Pera Müzesi arasında bir rekabete sahne oldu. Teklif edilen rakamlar tahminlerden o kadar yüksekti ki 5 milyon TL’lik son teklif geldiğinde bu rakamı gösterecek bir işaret yoktu. Bu rakam, bir tablo için ödenen en yüksek bedeldi. Böylelikle tablo ülkemizdeki en pahalı tablo oldu.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablosu
Nasıl ortaya çıktığına dair ünlü kaplumbağa terbiyecisi tablosunun inanılmaz bir hikayesi bulunmakta. Şimdi bu olağanüstü olayı birlikte keşfedelim. Tarih 12 Aralık 2004 İstanbul’da bir otelde yapılacak müzayede, Türk ve uluslararası medyanın ilgisini çekmiştir.
Birkaç hafta önce tüm gazeteler, televizyonlar ve magazin gazeteleri müzayede haberini veren satılık tablodan bahsediyordu. Medyanın yaptığı haber varlıklı ailelerin dikkatini çekti. Ve müzayede günü varlıklı aileler ve temsilcileri salonda yerlerini alarak müzayedenin gerçekleşmesini heyecanla beklemeye başladılar.
Tablo Nasıl Keşfedildi?
1959’da İstanbul’un Şişli ilçesinde bir köşk polis tarafından mühürlenmiştir. Bu ev ünlü armatör Saim Birkök‘e aitti. Saim Birkök hayatında hiç evlenmemiş, yalnız yaşayan, sanatla uğraşan, asker arkadaşının adını verdiği oğlunu evlat edinen varlıklı bir iş adamıydı. Birkök, evlatlık oğlunu büyütmek için elinden gelen tüm imkanları seferber eder, hatta oğlu Saim’i eğitim için İsviçre’ye gönderir.
Ancak oğlu hiç de umduğu gibi değildi ve ayrıca babasını sık sık kızdırdı. Ancak Saim Birkök, tüm servetini ve tersanesini evlatlık oğluna miras bırakmayı düşündü. Ne yazık ki işler umduğu gibi gitmedi. Balat’ta sahibi olduğu tersanede oğluyla tartışırken tek kurşunla onu öldürdü. 1960 yılının ilk aylarında yaptığı aramada Mustafa Cezar, Şişli’de mühürlü bir evde, sanatsal değerlerinin yanı sıra tarihi değeri de çok yüksek olan kırktan fazla tablonun bulunduğunu öğrendi. Konağın sahibi armatör Saim Birkök, resim tutkunu bir sanatseverdi. Ama katil olduğu için cezasını Sultanahmet cezaevinde çekiyordu.
Mustafa Cezar, tabloların fotoğraflarını çekmek için konak sahibinden izin almak zorunda kaldı. Cezaevine geldi ve Saim Birkök’ten izin aldı. Kapı açılıp ışıklar yandığında, toza yakalanmış muhteşem bir hazine ortaya çıkarılmıştır. Burada Osman Hamdi Bey’in 5 tablosunu ve başta kaplumbağa terbiyecisi eseri olmak üzere diğer sanatçıların 40 resmini ortaya çıkardı. Tabloların fotoğrafları tek tek çekildi. Daha sonra konağın kapısı tekrar mühürlendi. Mustafa Cezar, çektiği fotoğrafları kitabında yayınladı. Böylece ilk kez bu tablonun gerçek bir görüntüsü ortaya çıktı.
Tablo Nasıl Ünlü Oldu?
Bir yıl sonra, 1961’de Saim Birkök’ün kanseri ilerlemiş ve cezaevinden salıverilmiştir. Hapisten çıktıktan kısa bir süre sonra öldü. Her Türk ailesindeki miras kavgaları gibi onun vefatından sonra büyük bir miras kavgası çıktı. Çatışma durumu nedeniyle tablolar Resim ve Heykel Müzesi’ne teslim edimekteydi. Kaplumbağa terbiyecisi tablosu, 20 yıl sonra bir müzayedede İktisat bankasının sahibi Erol Aksoy tarafından bir şekilde satın alındı.
Erol Aksoy’un sahibi olduğu İktisat Bankası koleksiyonunda yer alan “Kaplumbağa Terbiyecisi” tablosuna bankanın iflası nedeniyle 12 Aralık 2004 tarihinde TMSF tarafından el konulmuştur. Müzayede sonunda İstanbul Modern ve Pera Müzesi tabloyu elde etmek için büyük çaba sarf etti. Türk resim sanatına ödenen en yüksek meblağ olan tablonun ünü tüm ülkeye yayılmıştır. Bugün, birçok kişinin bildiği kaplumbağa terbiyecisi tablosunun yapbozları ve reprodüksiyonları satılmakta ve hatta filmlerden ve televizyon programlarından sahnelerde ve hatta çizimlerde görünmeye başlamıştır. Kaplumbağa terbiyecisi hikayesi ve geçmişiyle artık Türkiye’nin Mona Lisa‘sı oldu.
Osman Bey, birçok Oryantalist ressam gibi ünlü tabloyu iki kez çizdi. 1. versiyonu ile 2. versiyonu birbirinden farklı olan yukarıda bahsi geçen tablonun hikayesi, 1906 yılında çizilen ilk tablonun hikayesidir. Bir yıl sonra Hamdi Bey aynı tabloyu bu sefer farklı çizmiştir. Nasıl olduğunu bilmesek de tablonun 2. versiyonu bir şekilde İngiltere’ye ulaşmış. Ünlü işadamı Erol Simavi bu tabloyu 1984 yılında 100.000 dolara satın aldı. Tablonun ikinci versiyonu Sakıp Sabancı Müzesi‘nde Belma Simy life koleksiyonunda sergilenmeye devam ediyor. Tablonun iki versiyonu arasında farklılıklar vardır. Bunlar kaplumbağaların sayıları ve yerleri, duvarda asılı Allah ve Muhammed resmi, yerdeki vazo ve penceredeki kemer.
Tablo Nasıl İsimlendirilmektedir?
Osman Hamdi Bey eserine bir isim vermiş midir? Resim, yapıldığı yıl olan 1906’da Paris’te açılan Fransız Ressamlar Derneği’nin düzenlediği sergide yer aldı. Serginin arşivlerinde, resmin Fransızca adı “Kaplumbağalı Adam” anlamına gelen “L’hommeaux Tortues” idi. Yine aynı serginin kataloglarının İngilizce versiyonunda bunlara “Tortoises” yani “Kaplumbağalar” denmekte.
Resmin, 1918 yılında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından yayınlanan derginin 17. sayısında “Kaplumbağalar ve Adam” adı altında, tablodan dolayı gerçek asılmasından yaklaşık 12 yıl sonra, ancak Kaplumbağadaki ismiyle yayınlandığı bilinmektedir. Eğitmen Buna göre, Kaplumbağa terbiyecisi adının Osman Hamdi Bey’in tablosuna değil, zamanla bu şekilde anılması ve yorumlanması nedeniyle verildiği düşünülmektedir.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablosu Nerede
En merak edilen sorulardan biri de kaplumbağa terbiyecisi tablosu nerede‘dir. Tablo Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından satın alındı. Günümüzde İstanbul’da bu vakıf tarafından kurulan Pera Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablosu Kimin Eseri
Tablo Osmanlı ve Türk kültür, resim, sanat, arkeoloji ve sanat alanlarında çok önemli hizmetler vermiş, tam anlamıyla “entelektüel” olarak tanımlanabilecek Osman Hamdi Bey tarafından yapılmış bir eserdir. Tablo kaplumbağa terbiyecisi ve kaplumbağa eğitmeni de olarak bilinmekte.
Sanatçısı tarafından 1906 ile 1907 senelerinde iki versiyon halinde yaratılmıştır. Akla şu sor geliyor, gerçekten kaplumbağa terbiyecisi olarak bilinen bir ticaret veya meslek var mı? Tarihsel araştırmalarda Osmanlı döneminde kaplumbağa terbiyecisi diye bir iş, meslek ya da başka bir meslek olmadığı tespit edilmiştir.
Kaplumbağa Terbiyecisinin Fiyatı ve Değeri
Osman Hamdi Bey yaşasaydı eminiz ki tabloların altı sıfırlı rakamlara satıldığını görse çok şaşırırdı. Kaplumbağa Terbiyecisi’nin ilk versiyonu 2004 yılında düzenlenen bir müzayedede satıldı. Suna-İnan Kıvanç Vakfı tarafından Pera Müzesi’nde sergilenmek üzere 5 milyon liraya satın alındı. Tablonun bugünkü değerinin 15 milyon lira olduğu tahmin ediliyor. Resmin ikinci versiyonu Simavi koleksiyonunda yer alıyor. Ve bugünkü değeri 6 milyon lira olarak tahmin ediliyor.
Kaplumbağa Terbiyecisi Tablosunun Özellikleri
Modern araştırmacılar, tasvir edilen hayvanların, Mahmuz Uyluklu Kaplumbağa’nın bir çeşidi olan Testudo graeca ibera olduğunu belirlediler. Resmin bir reprodüksiyonu, kimlikle ilgili makalenin yayınlandığı Bibliotheca Herpetologica sayısının kapağında yer aldı. Kaplumbağa terbiyecisi tablosunu detaylı incelemek için tıklayınız.
Sanatçı | Osman Hamdi Bey |
Oluşturulma Dönemi | 1906 – 1907 |
Tür | Tuval üzerine yağlıboya |
Ölçüler | 222 cm × 122 cm |
Sergi Konumu | Pera Müzesi, İstanbul |
Koleksiyon | Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu |
Parasal Değeri | Tahmini: 15 Milyon Lira |
Tema | İnsan ve Doğa |
Osman Hamdi Bey Kimdir?
Osmanlı arkeoloğu, müze müdürü, ressam ve Kadıköy’ün ilk belediye başkanıdır. 1842’de İstanbul’da doğdu ve 24 Şubat 1910 tarihinde ise vefat etti. 1860’ta hukuk okumak için Paris’e gitti. Hukuk eğitiminin yanı sıra dönemin ünlü ressamlarının atölyelerinde çıraklık yaparak resim eğitimi aldı. Osman Hamdi Bey, Batılı bir eğitimle yetişmiş, ancak bunu içinde yaşadığı kültürden kopmadan yansıtabilmiştir.
Osman Hamdi Bey hakkında daha fazla bilgiye şu yazımızdan ulaşabilirsiniz: Osman Hamdi Bey: Türk Sanatının Gizemli Dehası!.
Osman Hamdi Bey kimdir sorusunun en net cevabı döneminin en önemli ressamlarından biridir. Sanat alanında tanınmasının yanı sıra arkeoloji alanında da çok sayıda çalışmaya katılmıştır. Küçük yaşta Sakız Adası’ndan evlat edinilen Rum asıllı Osmanlı sadrazamlarından İbrahim Ethem Paşa’nın oğludur. İstanbul Milletvekili, belediye başkanı, müzeci, kimyager ve filozof Halil Ethem Bey’in abisidir.
Osman Hamdi Bey ilk Türk arkeolog olarak kabul edilmektedir.
Bağdat’ta ilk arkeolojik araştırmalarını yaptıktan sonra gerekli kanunun çıkarılmasını ve tüm arkeolojik çalışmaların kontrolünü ele geçirmesini sağlamış ve modern arkeolojinin Osmanlı’da kök salmasını sağlamıştır. En önemli arkeolojik kazı, 1887-1888 yıllarında yapıldığı Kral Sidon (Lübnan) mezarlığındadır. Bu kazılar sırasında İskender’in ünlü lahitini buldu.