Bu yazımızda hepimizin duymaya aşina olduğu rönesans nedir sorusunu keşfediyoruz. Tarih boyunca hiçbir sanat akımı İtalyan Rönesans sanatı kadar derin bir etki yaratmamıştır. Bu dönem sanat, müzik ve edebiyatın altın çağı olarak kabul edildi.
Ayrıca bu dönem, Leonardo da vinci ve Michelangelo gibi usta sanatçıların ilham perisi oldu. Bu dönemin eserleri yüzyıllar boyunca yaratıcılara ilham verdi. Ünlü rönesans dönemini ve özelliklerini onu tanımlayan estetik, sanatsal özelliklere dikkat ederek izini sürüyoruz.
Rönesans Nedir?
İsimler | Rönesans, Renaissance, Rinascimento, Renasci |
Tür | Sanat Akımı/Dönemi |
Başlangıç Tarihi | 1300 |
Etkin Dönem | 14. ve 16. Yüzyıllar |
Kelime Anlamı | Yeniden Doğuş |
Öncüleri | Leonardo da Vinci, Michelangelo, Galileo Galilei, René Descartes, William Shakespeare |
Rönesans, yaklaşık olarak 14. yüzyıldan 17. yüzyılın ortalarına kadar süren bir kültürel, sanatsal ve entelektüel harekettir. İtalyanca kökenli bir terim olan “Rönesans” kelimesi, “yeniden doğuş” veya “yeniden canlanma” anlamına gelir. Bu dönem, Orta Çağ’dan sonraki bir dönemi temsil eder ve Avrupa’da birçok alanda büyük değişikliklere yol açmıştır.
Rönesans Ne Demek?
Rönesans kelimesi, İtalyanca kökenli bir terim olup “yeniden doğuş” veya “yeniden canlanma” anlamına gelir. Ayrıca Rönesans kelimesi, İtalyanca’da rinascimento, Fransızca’da renaissance, Latince’de ise renasci kelimelerine dayanmaktadır. Bu kelime, 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar olan bir dönemi ifade eder ve özellikle Avrupa’da büyük kültürel, sanatsal ve entelektüel değişimleri temsil eder.
Rönesans terimi, Orta Çağ’dan sonraki dönemi ve bu dönemde meydana gelen önemli değişiklikleri tanımlamak için kullanılır. Bu dönemde, Antik Yunan ve Roma kültürüne olan ilgi yeniden canlandı, sanat ve bilim alanlarında büyük başarılar elde edildi ve insan merkezli bir dünya görüşü benimsendi. Rönesans, modern dünyanın temellerinin atıldığı bir dönem olarak kabul edilir ve kültürel evrimin önemli bir aşamasını temsil eder.
Rönesans Nasıl Ortaya Çıktı?
Rönesans, 14. ve 17. yüzyıllar arasında Avrupa’da ortaya çıktı. Bu dönemde, İtalya özellikle önemli bir rol oynadı. Rönesans, Avrupa’da Bizans İmparatorluğu’nun yıkılışı ve Osmanlı İmparatorluğu’nun büyümesiyle başlamıştır. Bu olayların etkisiyle, İtalya’da birçok Bizans ve Yunan bilim adamı ve sanatçısı İtalya’ya göç etti ve orada çalışmalarını sürdürdü. Bu göç hareketi, İtalya’da Antik Çağ’ın eserlerine ilgiyle yeniden uyanışa yol açtı.
Rönesans, Avrupa’da ortaya çıkan yenilikçi fikirlerle de ilişkilidir. Örneğin, bu dönemde, matematik, fizik, tıp ve filozofide önemli ilerlemeler kaydedildi. Rönesans döneminde, ayrıca, Avrupa’daki kültürel, sanatsal ve düşünsel çeşitliliğin birleşme süreci de hızlandı. Bu hareket, böylece, Avrupa’da yenilenme hareketi olarak tanımlanır. Bu döneme öncülük etmiş birçok sanatçı bulunmaktadır.
Rönesans’ın Özellikleri
Rönesans (Renaissance) Avrupa’da orta çağın sonlarında ve modern dönemlerin başlangıcında gerçekleşen bir sanat, bilim, düşünce ve kültür hareketidir. Bu sanat dönemi, 14. ve 16. yüzyıllar arasında Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde ortaya çıkmış ve Avrupa’da çok sayıda alanda ciddi değişikliklere yol açmıştır. Bu hareketin kendine göre bazı özellikleri vardır. Daha detaylı rönesans nedir sorusunun cevabı için yukarıdaki metni okuyabilirsiniz. Şimdi bu dönemin özelliklerini inceleyelim. Rönesans özellikleri şunları içerir:
- Özgür Düşünce
- Eski Yunan ve Roma Kültürlerine İlgi
- Büyük Buluşlar
- Sanat
- Dil ve Yazım
Özgür Düşünce
Rönesans döneminde, özgür düşünce ve bilimsel çalışmaların önündeki engeller kaldırıldı ve insanların düşüncelerini serbestçe ifade etme özgürlüğü yeniden kazandırıldı.
Eski Yunan ve Roma Kültürlerine İlgi
Rönesans döneminde, Avrupalılar eski Yunan ve Roma kültürlerine ilgi duymaya başladılar ve bu kültürlerin sanat, bilim ve filozofik eserlerine ilgi gösterdiler. Bu dönemde, eski Yunan ve Roma kültürlerinin etkisi Avrupa’da önemli bir rol oynadı.
Büyük Buluşlar
Rönesans döneminde, Avrupa’da matematik, fizik, kimya, astronomi ve diğer bilimlerde önemli ilerlemeler kaydedildi. Bu dönemde, doğa ve insan hakkında yeni bilgiler keşfedildi ve bu bilgiler yeni sanat akımlarının doğuşuna yol açtı.
Sanat
Rönesans döneminde, sanat alanında da önemli değişiklikler meydana geldi. Bu dönemde, yeni sanat anlayışı ortaya çıktı ve eski Yunan ve Roma kültürlerinden ilham alınarak yeni sanat eserleri ortaya çıktı. Rönesans sanatı, insan vücudunun doğal güzelliğine ve insanın özgür iradesine vurgu yaptı.
Dil ve Yazım
Rönesans döneminde, dil ve yazım alanında da önemli değişiklikler meydana geldi. Bu dönemde, eski Yunan ve Roma yazıtları çevirilerek yeniden yayınlandı ve bu yazıtların etkisiyle yeni kelime ve ifadelere ihtiyaç duyuldu. Bu dönemde, dil ve yazım alanında yenilikler ortaya çıktı ve dil ve yazının kullanımı daha da yaygınlaştı.
Avrupa’da Rönesans
Rönesans dönemi, Avrupa’da birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir, özellikle de matematik, astronomi, fizik, biyoloji ve tıp gibi alanlarda. Rönesans döneminde ayrıca, Avrupa’da çok sayıda sanatçı ve yazarların önemli eserler vermiş olduğu görülmektedir. Bu dönemde, yalnızca İtalya değil, Fransa, İngiltere, Almanya ve İspanya gibi ülkelerde de önemli sanat ve bilim faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.
Rönesans, ortaçağın sonlarında Avrupa’da giderek yaygınlaşan bilim ve sanat faaliyetlerinin etkisinde ortaya çıkmıştır. Bu hareket, birçok alanda önemli değişikliklere ve ilerlemelere yol açmıştır. Ayrıca Avrupa tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde 1490 ve 1527 yılları arasında da Vinci, Michelangelo ve Raphael gibi ünlü ressamlar ünlü sanat eserleri ürettiler. Bu dönem miras bıraktığı eserler ile halen günümüze etki etmektedir. Ayrıca Rönesans nedir sorusunun cevabını öğrendiğimize göre aşağıda ünlü rönesans ressamlarını ve ünlü rönesans resimlerinide keşfedebilirsiniz.
Rönesans Dönemi, Tarihi ve Sanatsal Gelişmeler
Rönesans dönemi, 14. ve 16. yüzyıllar arasında Avrupa’da meydana gelen bir sanat, bilim ve kültür hareketidir. Ayrıca Rönesans, “yeniden doğuş” anlamına gelen İtalyanca bir kelime olup, bu dönemde Avrupa’da eski Yunan ve Roma kültürlerine ilgi yeniden canlandı. Ek olarak Rönesans tarihi, Avrupa’da Büyük Buluşlar dönemi olarak da bilinir. Bu dönemde, Avrupa’da matematik, fizik, kimya, astronomi ve diğer bilimlerde önemli ilerlemeler kaydedildi.
Bu dönemde, doğa ve insan hakkında yeni bilgiler keşfedildi ve bu bilgiler, yeni sanat akımlarının doğuşuna ve Avrupa’da yeni bir sanat anlayışının gelişmesine yol açtı. Rönesans, aynı zamanda özgür düşünce ve bilimsel çalışmaların önündeki engellerin kaldırılmasıyla da öne çıkar.
Bu dönemde, insanların düşüncelerini serbestçe ifade etme özgürlüğü de yeniden kazandırıldı. Rönesans, Avrupa’da Büyük Buluşlar döneminden sonra, Barok ve Rococo gibi yeni sanat akımlarının doğuşuna yol açtı. Ayıca Rönesans döneminden etkilenmiş ve gelişmiş sanat dalları şu şekildedir:
Tablolar
Bu yeni yaklaşım, Leonardo’nun ikonik mona lisa‘sında açıkça görüldüğü gibi, insanların gerçekçi tasvirleri olarak ortaya çıktı. Sanatçının yumuşak, bulanık kenarlar için cesur ana hatlardan vazgeçtiği bir teknik olan sfumato‘nun yanı sıra gerçekçi gölgeler ve hava perspektifi kullanarak Leonardo, çağdaş bir kadın figürünün hümanist ve görünüşte seküler bir tasvirini üretmeyi başardı.
Ayrıca, genellikle eterik fonlarda “yüzen” figürleri taşıyan Ortaçağ resimlerinden farklı olarak, sahneleri genellikle dünyevi arka planlara sahiptir. Örneğin, Raphael’in Saka Kuşu Madonna’sında, Meryem Ana, İsa ve Vaftizci Yahya, doğada sıradan, gündelik bir sahneye yerleştirilir. Bu, kutsal aileyi insancıllaştırır ve ilişkilendirilebilir ve gerçekçi bir tasvirle sonuçlanır.
Freskler
Tuval üzerine geleneksel çalışmalara ek olarak, Rönesans ressamları fresk resim türünü popülerleştirdi. Yaş sıva üzerine boya uygulanarak oluşturulan freskler, mat estetiği, renk zenginliği ve uzun ömürlü olmaları nedeniyle değer görmektedir. Vatikan’ın papalık dairelerinin duvarlarındaki Raphael’in Atina Okulu ve Michelangelo’nun Sistine Şapeli’nin tavanı gibi genellikle geniş yüzeyleri süslüyorlar.
Heykeller
Rönesans tablolarındaki figürler gibi, heykeller bu dönemde üretilenler gerçekçiliğe ilgi gösteriyor. Bu, özellikle Michelangelo‘nun ikonik Davut heykeli gibi figüratif heykellerinde belirgindir. Contrapposto veya “karşı duruş” kullanarak Davut, gerçekçi olarak dengeli bir duruş sergiliyor. Ek olarak, figür gerçekçi özellikler ve ayrıntılı anatomi sergiler.
Mimari
Güzel sanatların yanı sıra üslubu da mimaride kendini göstermektedir. Floransa’nın ünlü duomo veya kubbesinin arkasındaki tasarımcı ve mimar Filippo Brunelleschi tarafından yönetilen İtalyan Rönesans mimarisi genellikle simetri ve dengeye ilgi gösterir.
Rönesans Dönemi Öncüleri Kimlerdir?
Rönesans döneminde, İtalya’da öncü roller üstlenen birçok bilim adamı, sanatçı, filozof ve yazar vardır. Aşağıdaki isimler, Rönesans dönemi öncüleri olarak anılan önemli figürlerdir. Başlıca önemli rönesans öncüleri şu şekildedir:
- Leonardo da Vinci: Rönesans döneminde İtalya’da yaşamış olan ünlü ressam, heykeltıraş, mühendis, bilim adamı ve yazar. Özellikle Mona Lisa tablosu ile tanınmıştır.
- Michelangelo: İtalya’da yaşamış olan ünlü ressam, heykeltıraş ve yazar. Özellikle Sistina Kapısı freskleri ile tanınmıştır.
- Galileo Galilei: İtalya’da yaşamış olan ünlü bilim adamı ve matematikçi. Özellikle fizik, astronomi ve tıp alanlarında yaptığı çalışmalar ile tanınmıştır.
- René Descartes: Fransız filozof ve matematikçi. Özellikle “Bilgi, düşüncemin varlığımdan emin olduğum tek şeydir” ifadesi ile tanınmıştır.
- William Shakespeare: İngiliz oyun yazarı ve şair. Özellikle Romeo ve Juliet, Hamlet, Macbeth gibi eserleri ile tanınmıştır.
Bu isimler, Rönesans döneminde öncü roller üstlenen önemli figürlerdir. Ancak bu liste tam bir liste değildir ve Rönesans döneminde önemli çalışmalar yapan birçok başka bilim adamı, sanatçı, filozof ve yazar da vardır.
Ünlü Rönesans Sanatçıları
Rönesans döneminde, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde çok önemli sanatçılar yetişmiştir. Bu döneme damga vuran birçok sanatçı ve ressam oldu. Bunlardan en ünlüleri aşağıdaki listede verilmiştir.
Sandro Botticelli (1445–1510)
Alessandro di Mariano di Vanni Filipepi (1445-1510), olarak bilinen Sandro Botticelli, Floransa Okulu’nun bir ressamıydı. Küçük, laik portreler ve dini tasvirlerle uğraşmasına rağmen, öncelikle Yunan mitolojisinin büyük ölçekli sahnelerini, özellikle de Venüs’ün Doğuşu ve Primavera’yı çizdi. Bu parçalar en ünlü Rönesans tablolarından bazıları olarak kabul edilirken, boyutları ve alegorik konuları nedeniyle yaratıldıkları sırada yeniydiler.
Leonardo da Vinci (1452–1519)
Leonardo da vinci (1452–1519) mühendislik, icat ve bilimden çizim, resim ve mimariye kadar sayısız uygulamada uzmanlaştı. Sayısız tanınmış eser onun çalışmasını oluştururken, gizemli mona lisa tablosu tartışmasız en ünlü tablosu. Zamanının diğer birçok sanatçısı gibi, yakın zamanda restore edilmiş The Virgin and Child with St. Anne de dahil olmak üzere dini tasvirler ve ayrıca Kırmızı Tebeşirli Bir Adamın Portresi başlıklı bir otoportre çizdi.
Michelangelo (1475-1564)
Ayrıntılara gösterdiği özen ve insan anatomisi konusundaki bilgisi ile ünlü, Michelangelo di Lodovico Buonarroti Simoni, tarihin en iyi heykeltıraşlarından biri olarak kutlanmaktadır. Ayrıca Floransalı sanatçı, yaşamı boyunca (1475-1564) gerçekçi estetikleriyle hayranlık uyandıran birkaç mermer şaheser yarattı.
Heykeltraşlığa ek olarak, Michelangelo mimari, şiir ve resimde de yetenekliydi. Çoğunlukla, yüzyıllardır başyapıt olarak kabul edilen Sistine Şapeli tavanı ve bitişiğindeki Kıyamet Günü tablosu gibi freskleriyle ilişkilendirilir.
Raphael (1482–1520)
Raffaello Sanzio da Urbino veya Raphael (1482-1520), bugün bir form ve kompozisyon ustası olarak bilinmektedir. 37 yaşında ölmesine rağmen, İtalyan mimar ve ressam arkasında çok sayıda eser bıraktı.
Ünlü Rönesans Tabloları ve Eserleri
Şimdiye kadar var olan en ikonik sanat hareketi olan Rönesans, günümüzün mevcut pop kültürüne girme yolunu bulan birçok önemli tabloyu doğurdu. Rönesans’ın gelişimini şekillendirmeye yardımcı olan çok sayıda sanatçıya rağmen, yalnızca seçkin birkaçı katkılarından dolayı özellikle övülür ve hatırlanır.
Aşağıdaki liste çok kapsamlı olmasa da, Rönesans’tan çıkan en saygın ve ünlü tablolara bir göz atacağız.
Yahuda’nın Öpücüğü (1306)
Sanatçı | Giotto |
Boyanma Tarihi | 1306 |
Tür | Fresk |
Boyutlar | 200 cm x 185 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Scrovegni (Arena) Şapeli, Padua, İtalya |
İtalyan ressam ve mimar Giotto di Bondone tarafından 1306 yılında resmedilen Yahuda’nın Öpücüğü, ilk yaratılışından sonra gelen sayısız sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. Yahuda’nın İsa’ya ihanetinin gerçekleştiği anı betimleyen bu sanat eseri, yaygın olarak “Mesih’in İhaneti” olarak da anılır. İncil’e göre, Yahuda’nın bu aldatmacasının Son Akşam Yemeği’nden kısa bir süre sonra gerçekleştiği söylendi, çünkü çevredeki Roma askerlerine haber vermeden önce bir öpücük yoluyla Mesih’i teşhis etmeye devam etti.
İsa’nın kimliği tespit edildikten sonra tutuklandı ve daha sonra idam edildi. Yahuda’nın Öpücüğü, Hristiyanlık içinde ayrılmaz bir anı temsil etti ve bu olay, bir “Yahuda Öpücüğü” ifadesinin paraya çevrilmesine neden oldu. Gethsemane Bahçesi’nde yer alan Giotto, resimdeki dramayı daha da vurgulayan bir akşam sahnesi çizdi.
Kompozisyonun arka planına sayısız figür yerleştirerek, Mesih’in yaklaşan ölümü hakkında çok güçlü bir kesinlik algısı yarattı.
İtalya’daki Scrovegni Şapeli‘nde bir fresk döngüsünün parçası olarak resmedilen Giotto, gerçekten çatışmacı ve son derece duygusal bir sahneyi betimlemeyi başardı. Yahuda’nın Öpücüğü, Giotto’nun ürettiği resimler grubundan en popüler ve en çok aranan fresk olduğunu kanıtladı. Ve bu da birçok eleştirmenin başka hiçbir sanatçının eserlerinin kalitesini geçemeyeceğini söylemesine yol açtı. Giotto’nun ressam olarak yeteneği, bu sanat eserinde daha da belirgin hale geldi. Çünkü hem Yahuda’nın hem de İsa’nın ifadesini herhangi bir söze gerek kalmadan ustaca yakalayabildi.
Judas’ın Öpücüğü’nün bu kadar ikonik bir sanat eseri olmasının bir başka nedeni de, tanıdık ve geleneksel ortaçağ resim stilinin sonunu işaret ettiğine inanılmasıydı. Sanat sahnesine çıkışının, Erken Rönesans olarak bilinen sanatsal devrimin yeni dalgasını duyurduğu söylendi. Yaratıldığı sırada, Judas’ın Öpücüğü ve grup içindeki diğer fresk çalışmaları, herhangi bir sanatçının en modern sanat eserleri olarak kabul edildi.
Bu resim, yeni Rönesans hareketi ve sanatçıları için gerçekten standardı belirledi.
Beşaret – Müjde (c. 1472 – 1475) Leonardo da Vinci
Sanatçı | Leonardo da Vinci |
Boyanma Tarihi | c. 1472 – 1475 |
Tür | Panelde yağ ve tempera |
Boyutlar | 98 cm x 217 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Uffizi Galerisi, Floransa, İtalya |
Muhtemelen Rönesans’tan gelen en büyük sanatçı, tüm hesaplara göre “Rönesans Adamı” olarak kabul edilen Leonardo da Vinci‘ydi. 1472 ve 1475 yıllarında yaptığı önemli eserlerinden biri Müjde idi. Henüz 20 yaşındayken yaptığı bu eser, sonraki çalışmalarıyla karşılaştırıldığında henüz “Leonardesque” olarak görülmeyen bazı özellikler ve özellikler sergilemiştir.
Bu resimde da Vinci, sol tarafta bir meleği, sağ tarafta ise Meryem Ana’yı aralarına bir minber yerleştirilmiş olarak tasvir etmiştir.
Bir Rönesans sarayının önündeki kapalı bir bahçede, Başmelek Gabriel, Bakire’nin önünde diz çöküyor ve ona bir zambak sunuyor. Bu harekete rağmen, Meryem Ana, kürsü arkasında, okuyormuş gibi göründüğü onurlu bir pozisyonda oturmaya devam eder. Uzun alnı, zarif kanatları ve gösterişli kıyafetleri ile son derece genç olduğu gösterilen melek, Meryem’in yukarı kaldırdığı eliyle daha da vurgulanan şaşkın ifadesi ile karşılanır. Duruşu, anıtsal doğasını vurgulayan güçlü olarak da tanımlandı.
Müjde‘nin kompozisyonu, onları ayıran bir kürsü ile solda bir meleğin ve sağda Bakire’nin yerleştirildiği asırlık bir modeli takip etti. Bu kompozisyonun düzeni, daha sonra, bu çalışmanın arka planında görüldüğü gibi, geleneksel olarak geniş bir manzaraya açılır. Da Vinci, meleğin gösterdiği gibi, bu geleneksel ve dini temayla çok dünyevi ve doğal bir şekilde çalıştı. Çimlerin üzerinde görülebilen gölgesinin yanı sıra kıyafetlerinin gerçekçi kıvrımları aracılığıyla gerçek bir zindeliğe sahip olduğu gösterilmiştir.
Da Vinci’nin nispeten genç bir eseri olduğu düşünülen, ilk konumu veya onu kimin görevlendirdiği hakkında çok az şey biliniyor.
Bu eseri da Vinci’ye kaçınılmaz olarak bağlayan bir yön, da Vinci’nin diğer eserlerinin çoğunda bir marka olan harmanlanmış koyu renklerin geleneksel kullanımıdır.
Mesih’in Ağıtı (c. 1475 – 1501) Andrea Mantegna
Sanatçı | Andrea Mantegna |
Boyanma Tarihi | c.1475 – 1501 |
Tür | tuval üzerine tempera |
Boyutlar | 68 cm x 81 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Brera Sanat Galerisi, Milano, İtalya |
İtalyan sanatçı Andrea Mantegna tarafından 1475-1501 yılları arasında resmedilen Mesih’in Ağıtı, Rönesans hareketinden gelen iyi bilinen bir resim olarak var. Ölü İsa Üzerine Ağıt veya Ölü İsa olarak da bilinen bu sanat eseri, Mesih’in cesedini mermer bir masa üzerinde yüzü yukarı bakacak şekilde tasvir etti. Solunda, ölümünün yasını tutan Meryem Ana, Aziz John ve Aziz Mary Magdalene tarafından bakılıyor.
Ağıt temasının Rönesans döneminde popüler olduğu kanıtlandı, ancak Mantegna’nın Mesih’e yaklaşımı o dönem için oldukça sıra dışıydı.
Diğer Ağıt resimlerinin çoğunluğu tipik olarak Mesih’in bedeni ile yas tutanların kendileri arasında daha fazla temas gösterirken, bu iki konu arasındaki mesafe Mantegna’nın İsa’nın Ağıtında vurgulanmıştır. Buna rağmen, Mantegna’nın resmi, İncil’deki bir trajedinin son derece duygusal bir temsilinde, kısaltılmış bir bedenin acı verici bir incelemesini sundu.
Bu sahnenin hem gerçekçiliği hem de yıkımı, Mantegna’nın sırtüstü Mesih’i abartmak ve büyütmek için kullandığı güçlü bakış açısıyla güçlendirildi. Ek olarak, İsa’nın göğüs kafesi gibi bazı anatomik ayrıntılarını vurgulamaya, ellerindeki ve ayaklarındaki delikleri ve yas tutanların buruşmuş yüzlerini inanılmaz derecede sert bir ışıkta tasvir etmeye devam etti.
Bu, her türlü idealizmi en aza indirmek için yapıldı, çünkü Mantegna, Mesih’in ölümüne eşlik eden keskinliği tam olarak yakalayabilen bir sanat eseri yaratmayı amaçladı.
İsa’nın ağıtının Mantegna’nın kendi cenaze şapeli için yapıldığı düşünülüyordu. Çünkü o öldükten sonra oğulları tarafından bulundu. Ancak tablo, Milano’daki Pinacoteca di Brera galerisine gitmeden önce kalan borcunu ödemek için kısa süre sonra satıldı. Bu sanat eseri, İsa’nın ayaklarının büyüklüğü ile kanıtlandığı gibi, Mantegna’nın perspektifteki uzmanlığının birçok örneğinden biri olarak var. İsa’nın bedeni gerçekçi bir şekilde tasvir edilirken, Mantegna kompozisyona hükmetmemeleri için ayaklarını ustaca küçültmeye zorlandı.
İlkbahar (1477 – 1482), Sandro Botticelli
Sanatçı | Sandro Botticelli |
Boyanma Tarihi | 1477 – 1482 |
Tür | Paneldeki sıcaklık |
Boyutlar | 202 cm x 314 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Uffizi Galerisi, Floransa, İtalya |
Ünlü İtalyan ressam Sandro Botticelli, kariyeri boyunca bir avuç ikonik Rönesans tablosu yarattı. 1477 ve 1482 yılları arasında boyanmış olan La Primavera, tamamen mitolojik bir sahneyi tasvir ediyor ve Batı sanatının en ünlü tablolarından biri olarak kabul ediliyor. Adı İtalyanca “İlkbahar” anlamına gelen eser, yıllar boyunca “Bahar Alegorisi” olarak da anılmıştır. Bu resimde Botticelli, klasik mitolojide bulunan bir dizi figürü resmetti ve onları ormanlık gibi görünen yerlere yerleştirdi.
Ancak bu tabloyu bu kadar büyüleyici yapan şey, Botticelli’nin çeşitli mitolojik figürleri sadece estetik amaçlı belirli bir düzende sunmayı seçmesiydi.
Ünlü Rönesans sanatının en önemli örneği olarak görülen La Primavera‘nın, bunu destekleyen hiçbir kanıt olmamasına rağmen, genellikle Bahar mevsimi hakkında bir alegori olduğu kabul edildi. Aşk ve arzu tanrıçası Venüs’ün merkezi figürü, solunda yanında dans eden üç zarafetle görülebilir. Tanrıça Flora’ya dönüşmeden önce Batı Rüzgarı figürü tarafından takip edilen sağdaki Chloris gibi diğer tanrıçalar da tasvir edilmiştir. Haberci tanrı Merkür de en solda tasvir edilirken, Cupid Venüs’ün üzerinde yüzer.
Bu resimde bazı tanınmış figürlerin temsil edilmesine rağmen, sanat eleştirmenleri ve bilim adamları arasında gerçek anlamı konusunda çok fazla tartışma var.
Bu, Botticelli’nin çalışmasının, sahneye eklenebilecek farklı açıklamaların çeşitliliği nedeniyle, var olan en çok yazılan ve tartışmalı resimlerden biri olarak görülmesine neden oldu. Ek olarak, La Primavera, Batı klasik sonrası resminde, çarpıcı rengine ek olarak, o zamanlar oldukça sıra dışı olan dini olmayan bir sahneyi betimleyen en eski örneklerden biri olarak gösterildi.
Akil Adamların Hayranlığı (1481), Leonardo da Vinci
Sanatçı | Leonardo da Vinci |
Boyanma Tarihi | 1481 |
Tür | Ahşap üzerine yağ |
Boyutlar | 246 cm x 243 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Uffizi Galerisi, Floransa, İtalya |
Leonardo da Vinci’nin ürettiği bir diğer ünlü Rönesans sanat eseri, 1481’de boyadığı Akil Adamların Hayranlığı‘ydı. Da Vinci’ye bu eser için komisyon, Floransa, Scopeto’daki San Donato’nun Augustinerinnen rahipleri tarafından verildi, ancak tabloyu yarım bıraktı. Eksik olmasına rağmen, Akil Adamların Hayranlığı, kavramsal ve biçimsel karmaşıklığın harika bir çalışması olarak görülüyor.
1670’den beri sanat eseri, bugün hala görülebildiği Floransa’daki Uffizi Galerisi’nde bulunuyor.
Da Vinci, kompozisyonunun ön planında Meryem Ana ve Çocuğu resmetmiştir. Hayranlık içinde diz çökmüş olan Magi’yi sağlarına yerleştirerek, ikisini çevreleyen eşlik eden figürlerle tamamlanan bir tür üçgen şekil oluşturabildi. İzleyiciler arasında, bazı eleştirmenler, da Vinci’nin en sağdaki figürün gösterdiği gibi, genç halinin bir otoportresini içerdiğini söyledi. Görülebilen diğer nesneler arasında, onarım sürecinde olan bir pagan binasının harabesi de bulunuyor.
Binanın muhtemelen Maxentius Bazilikası’na atıfta bulunduğu düşünülüyordu. Eski bir Ortaçağ efsanesine göre, Romalılar binanın bir bakire doğum yapana kadar süreceğini belirtmişlerdir. Böylece, sözde bina, İsa’nın doğduğu gece çöktü. Gerçek binanın çok sonrasına kadar var olmamasına rağmen, da Vinci, Magi’nin Hayranlığı içindeki kalıntıların bir hazırlık çizimini içeriyordu. Eserin ortasında görülen büyük palmiye ağacının, altında oturan Meryem Ana’ya bir başka gönderme olduğu söylendi.
“Akil Adamların Hayranlığı” muhtemelen da Vinci’nin en tuhaf ama yenilikçi resimlerinden biridir.
Da Vinci, seyircileri arka planda görülen silahlı atlılarla birleştirerek sıradan ve yaygın bir İncil konusunu insanlık tarihinden alınabilecek bir sahneye dönüştürmeyi başardı. Bu tablonun aşırı gücüyle dikkat çekici olduğu düşünülse de, 2011 yılında bazı restorasyon çalışmaları için gönderildi. Altı yıl sonra, Akil Adamların Hayranlığı, orijinalinden çok daha temiz ve parlak bir sanat eseri olarak ortaya çıktı.
Venüs’ün Doğuşu (1485 – 1486) Sandro Botticelli
Sanatçı | Sandro Botticelli |
Boyanma Tarihi | 1485 – 1486 |
Tür | tuval üzerine tempera |
Boyutlar | 172,5 cm x 278,9 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Uffizi Galerisi, Floransa, İtalya |
Belki de hareketten çıkan en ünlü Rönesans tablolarından biri, aynı zamanda Sandro Botticelli’nin yarattığı en önemli tablo haline gelen Venüs’ün Doğuşu’ydu. 1485 ve 1486 yılları arasında boyanmış olan Venüs’ün Doğuşu’nun Medici ailesi tarafından yatak odalarının duvarlarından biri için görevlendirildiği varsayılmıştır.
Diğer resmi “La Primavera” gibi, bu Botticelli eseri, klasik mitolojiden dini olmayan bir sahneyi böylesine büyük bir ölçekte tasvir ettiği için devrim niteliğinde kabul edildi.
Botticelli, kompozisyonunda Roma tanrıçası Venüs’ü denizden yükselen ve Kıbrıs kıyılarına ulaşan bir deniz kabuğu içinde tasvir etti. Tamamen büyümüş ve tamamen çıplak olan Venüs, alçakgönüllülüğünü vurgulamak için erotik yüklü saçlarını vücuduna nazikçe yerleştiren saf ve olgun bir kadın olarak görülüyor. Ayrıca Venüs’ün Doğuşu, resimlerde nü konuların yaygınlaştığı bir dönemde yaratıldığı için Botticelli, Venüs’ü temsil etmesine büyük önem vermiş ve her ayrıntıyı doğru bir şekilde işlediğinden emin olmuştur.
Yaşam boyutuna yakın Venüs’ün oldukça tartışmalı olduğu kanıtlandı, çünkü bu büyüklükteki çıplak konular o zamanlar Batı resimlerinde neredeyse hiç duyulmamıştı. Venüs’ün pozunun klasik Greko-Romen sanatını kutladığı söylenirken, duruşu bu nedenle zamanın klasik heykellerine atıfta bulunuyordu. Bununla birlikte, Botticelli, figürünü anatomik olarak imkansız hale gelecek kadar abartmış gibi görünüyordu, bu da bu çalışmayı çevreleyen şüpheciliğe katkıda bulundu.
En popüler analiz Botticelli’nin Venüs aracılığıyla Neoplatonik ilahi aşk fikrini temsil ettiğine inanan bu tablonun birçok yorumu önerildi. Ölümünden sonra, Botticelli’nin itibarı, Venüs’ün Doğuşu’nun prestijiyle birlikte sarsılmaya başladı. Bununla birlikte, 19. yüzyılın sonlarında, bu resmin uluslararası üne kavuştuğunu gören önemi yeniden canlandırıldı.
Botticelli’nin en iyi Rönesans sanat eserlerinden biri olan bu resim, o zamandan beri tarih boyunca en değerli resimlerden biri olarak kaldı.
Dünyevi Zevkler Bahçesi (c. 1490 – 1510), Hieronymus Bosch
Sanatçı | Hieronymus Bosch |
Boyanma Tarihi | c. 1490 – 1510 |
Tür | Meşe panellerde yağ |
Boyutlar | 205,5 cm x 384,9 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Prado Müzesi, Madrid |
Rönesans’tan kalma Triptik sanatı, hareket boyunca popüler bir resim biçimi olarak kaldı ve özellikle bir sanatçı, olağanüstü eserleriyle öne çıkmayı başardı. Hollandalı ressam Hieronymus Bosch, en ünlü eseri olan Dünyevi Zevkler Bahçesi (The Garden of Earthly Delights) ile güçlü anlatımlı panel resimleriyle hatırlandı.
1490 ile 1510 arasında bir yere boyanmış, bu harika sanat eseri için kesin bir tarih yok.
Sponsorunun Brüksel Nassau’lu Engelbert II olması dışında, Bosch’un çığır açan şaheseri hakkında pek bir şey bilinmiyor. Ayrıca eserlerinin en başarılısı ve seçkini olan Dünyevi Zevkler Bahçesi, bir sunak olarak düşünülmüş ve soldan sağa okunması gereken üç iç bölümden oluşmuştur.
Üçüncü panel tarafından temsil edilen Cennet Bahçesi’ni Cehenneme akan tasvir ettikleri için, her panel Bosch’un çalışmasının genel anlamı için inanılmaz derecede önemliydi.
İlk panelde, Dünyevi Zevkler Bahçesi’nin gerçek kökeni, sağ altta Tanrı, Adem ve Havva’nın tasviri ile görülebilir. Bununla birlikte, tabloyu görüntülerken orta panelin en önemli olduğu kanıtlandı. Burada Bosch, hem Cennet Bahçesi’nin hem de insanlığın büyümesini resmetti, çünkü çeşitli figürlerin birbirleriyle vecd halinde etkileşime girdiği görülebiliyor. Olağanüstü yaratıklar, hayvanlar ve meyvelerle çevrili bu panonun, insanın cennetten kovulmasından önceki anı temsil ettiği söylenirdi.
Leonardo da Vinci’nin Son Akşam Yemeği (1495 – 1498)
Sanatçı | Leonardo da Vinci |
Boyanma Tarihi | 1495 – 1498 |
Tür | Fresk |
Boyutlar | 700 cm x 880 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Santa Maria delle Grazie Manastırı, İtalya |
Leonardo da Vinci’nin bir diğer ünlü Rönesans sanat eseri, 1495 ile 1498 yılları arasında boyanmış olan Son Akşam Yemeği‘dir. Da Vinci’nin ürettiği en iyi sanat eseri olarak kabul edilen bu eser, Milano Dükü tarafından Noel Baba Manastırı’nın yemekhanesi için görevlendirilmiştir. Bugün hala görülebildiği Milano’daki Maria delle Grazie. Diğer birçok ünlü Rönesans tablosu gibi, Son Akşam Yemeği de İsa’nın on iki havarisiyle birlikte son akşam yemeğini tasvir eden dini bir sahnedir.
Son Akşam Yemeği’nde da Vinci, İsa onlardan birinin kendisine ihanet edeceğini duyurduğunda masada oturanlar arasındaki şaşkınlığı ve kafa karışıklığını doğru bir şekilde tasvir edebildiğinden, gerçekçilik konusundaki ustaca tasvirini sergiledi. Dünyanın en tanınmış tablolarından biri olan Mesih, merkezde tasvir edilmiş ve her iki tarafta da müritleri tarafından kuşatılmıştır.
Ancak da Vinci, Judas’ı gruptan ayrı olarak tasvir ettiği için bu çalışmada gelenekten sapmış ve ihanetini onu gölgede sıkıca gizleyerek aktarmayı seçmiştir.
Da Vinci’nin ayrıntılı anatomi ve ışık bilgisi bu çalışmada doğru bir şekilde temsil edildi. Çünkü Son Akşam Yemeği, renge ek olarak bu unsurları akıllıca kullanmasıyla dikkat çekti. İsa’nın odak noktası olduğu işin merkezindeki üçgen şekil, yıllar boyunca çok tartışma konusu olmuştur.
Pek çok sanat tarihçisi, İsa ile sağındaki havarisi arasında bırakılan, Mecdelli Meryem olduğu düşünülen “V” şeklinin olası anlamını merak etmiştir, ancak somut bir açıklama yoktur.
Mona Lisa (c. 1503 – 1506) Leonardo da Vinci
Sanatçı | Leonardo da Vinci |
Boyanma Tarihi | c. 1503 – 1506 |
Tür | kavak paneli üzerinde yağ |
Boyutlar | 77 cm x 53 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Louvre Müzesi, Paris, Fransa |
Kariyeri boyunca, Leonardo da Vinci’nin birçok ünlü Rönesans tablosu yarattığı biliniyordu. Bununla birlikte, 1503 ile 1506 yılları arasında acısını çektiği Mona Lisa, uzun zamandır Batı sanatında yapılmış en ünlü sanat eseri olarak sınıflandırılmıştır. Bir portrenin yarısı boyunda olan tablodaki konu, zengin kocası bu eserini kendisine ısmarlayan Lisa Gherardini’dir. Bugün, Mona Lisa Fransızlara aittir ve her yıl milyonlarca izleyiciyi çeken Paris’teki Louvre Müzesi’nde görülebilir.
Dünyanın en çok bilinen ve en çok ziyaret edilen tablosu olarak övülen Mona Lisa, esrarengiz ve gizemli gülümsemesi nedeniyle tartışmasız en çok tartışılan tablodur. Mona Lisa’nın gülümsemesi hakkında birçok tartışma yapıldı, gerçekten gülümseyip gülümsemediği konusunda çok fazla çekişme var.
Bu resmin en önemli özelliği gözleri, çünkü da Vinci onları öyle bir şekilde çizdi ki, eserden uzaklaştığınızda veya başka bir açıda durduğunuzda bile, gözleri her zaman sizi takip ediyormuş gibi görünüyor.
Mona Lisa, İtalyanca’da “mutlu” veya “neşeli” anlamına gelen “la Gioconda” olarak da adlandırılır. Kısmen, anlaşılması zor gülümsemesi nedeniyle, da Vinci, üzerinde çalıştığı her seferinde mükemmelliği hedeflemeye devam ettiği için, bu tabloyu her zaman devam eden bir çalışma olarak gördü. Pek çok tarihçi, onun mükemmellik arayışından dolayı, onun gülümsemesinin, bir portrede şimdiye kadar görülen en büyüleyici yön olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Da Vinci, “Mona Lisa” hakkında hissettikleri nedeniyle, onu asla komiserine teslim etmedi ve ölene kadar yanında tuttu.
Da Vinci’nin Mona Lisa’nın figürünün kompozisyonu, o zamanki geleneksel kadın portrelerine kıyasla radikal bir dönüşüm olarak görülüyordu. Da Vinci’nin çalışması içinde, kişiliğine tam olarak odaklanmak için sosyal statüsünü vurgulayabilecek herhangi bir mücevher ve dekoratif unsuru kasıtlı olarak dışarıda bıraktı. Tarih boyunca, Mona Lisa o kadar ünlü oldu ki, diğer sanat eserlerinde ve pop kültüründe, sayısız kez atıfta bulunuldu ve taklit edildi.
Atina Okulu (1509 – 1511) Raphael
Sanatçı | Raphael |
Boyanma Tarihi | 1509 – 1511 |
Tür | Fresk |
Boyutlar | 500 cm x 770 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Apostolik Sarayı, Vatikan Şehri |
Bir diğer ünlü Rönesans sanat eseri, Raphael tarafından 1509-1511 yılları arasında resmedilen Atina Okulu‘dur. Vatikan’daki Apostolik Sarayı’nda bulunan diğer dört freskten biri olan bu fresk, en büyük bilim adamlarının, filozofların tümünü betimlemiştir.
Raphael’in en büyük şaheseri olarak kabul edilen bu tablonun, kompozisyonun merkezinde Aristo ve Platon figürlerinin görülmesi nedeniyle felsefeyi simgelediği söyleniyor.
Grubu oluşturan diğer üç fresk, Vatikan Sarayı’nın ikinci katında yer alır ve şiir, teoloji ve hukuk biçiminde insan bilgisinin dallarını sembolize ettiğine inanılır. Bu gruptan Atina Okulu, Rönesans’ın klasik ruhunu tamamen yakaladığı için en önemli ve unutulmaz fresk olduğunu kanıtladı. Raphael, çalışmalarında perspektiften büyük ölçüde yararlandı, çünkü izleyiciler anında ortada duran iki ana figüre, Platon ve Aristoteles olduğu söyleniyor.
Platon ve Aristoteles’in dahil edilmesi, her ikisinin de benzersiz felsefe fikirlerinin temsil edilmesiydi. Kompozisyonun solundaki grup Platon’un teorilerini, sağdaki grup ise Aristoteles’in teorilerini temsil ediyordu. Bu bireyler arasında ayrım, fikirlerinin tasvir edildiği tarafta duran eserdeki merkezi figürler tarafından yapılmıştır. Ayrıca Atina Okulu içinde, Raphael’in gerçekçilik resmindeki büyük ustalığını gösteren toplam 50 figür yer aldı.
Sanat tarihi boyunca, bu tablo, hareketin klasik ruhunu doğru bir şekilde yakaladığı için Rönesans’ın temsil ettiği şeyin “mükemmel düzenlemesi” olarak etiketlendi.
Adem’in Yaratılışı (1512), Michelangelo
Sanatçı | Michelangelo |
Boyanma Tarihi | 1512 |
Tür | Fresk |
Boyutlar | 280 cm x 570 cm |
Şu Anda Bulunduğu Yer | Sistine Şapeli, Vatikan Şehri |
Şimdiye kadarki en ünlü Rönesans tabloları düşünüldüğünde, Adem’in Yaratılışı akla kesinlikle gelecektir. 1512’de Michelangelo tarafından boyanmış bu fresk, Vatikan’daki Sistine Şapeli’nin tavanını süslüyor ve Rönesans sanatının temel taşı olarak görülüyor. Michelangelo tavana birden fazla fresk çizerken, Adem’in Yaratılışı başyapıtın en ünlüsü olduğunu kanıtladı.
İkonik bir görüntü olmasının yanı sıra, günümüzün pop kültüründe çok yaygın olduğunu kanıtlayan, dünyanın en çok çoğaltılan görüntülerinden biridir.
Adem’in Yaratılışı, hem Tanrı’nın hem de Adem’in ellerini dokunmanın eşiğinde tasvir ettiği için, insanlığın bir sembolü haline geldi. Adam, kompozisyonun geri kalanını dolduran Tanrı’ya elini uzatırken eserin soluna yaslanmış, klasik kaslı bir çıplak olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca Adem pozunda inanılmaz derecede rahat görünürken, Tanrı’nın ona doğru koştuğu gösterilmiştir. Tanrı’nın acelesi, vücudunun enerjik hareketini vurgulamaya yardımcı olan, arkasında parıldayan beyaz cübbesi aracılığıyla iletilir.
Michelangelo, Tanrı’yı çevreleyen melekleri tasvir ederken, Adem dünyanın kenarında uzanıyor gibi görünüyordu. Bu nedenle arkasında, uzandığı yeşil çıkıntıdan dağlık manzaralar tasvir edilmiştir. Bu arka plan, kendi aralarında, yalnızca ölümlü olan Adem ile göksel Tanrı arasındaki ayrımı vurgulayan güçlü bir köşegen oluşturdu.
Günümüzde Rönesans
Bugün, İtalyan Rönesansı sanat tarihinin zirvesi olarak algılanıyor. Dengeye vurgu yapan ve hümanizme değer veren bu dönemde üretilen sanat, fotogerçekçi tasvirlerden gerçekçi heykellere kadar her şeyde görüldüğü gibi çağdaş sanatı etkilemiştir. Buna ek olarak, birçok Rönesans şaheseri gündelik hayatın demirbaşları haline geldi. Günlük reklamlar ve sanat tarihi aksesuarları olarak göründü.
Rönesans Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
Rönesans dönemi hakkında sıkça sorulan sorular şu şekildedir:
Rönesans nedir ve ne zaman meydana gelmiştir?
Rönesans, 14. yüzyıldan 17. yüzyılın ortalarına kadar süren bir kültürel, sanatsal ve entelektüel harekettir.
Rönesans’ın başlıca özellikleri nelerdir?
Rönesans, insan merkezli düşünce, Antik Yunan ve Roma kültürüne olan ilgi, sanat ve bilimdeki ilerlemeler gibi özellikleri içerir.
Rönesans neden İtalya’da başlamıştır?
İtalya, Antik Roma’nın ve Antik Yunan’ın mirasının en yakın olduğu yerdi ve bu nedenle Rönesans’ın başlangıç noktası oldu.
Rönesans döneminin önde gelen sanatçıları kimlerdir?
Leonardo da Vinci, Michelangelo, Raphael, ve Botticelli gibi sanatçılar Rönesans’ın önemli figürleridir.
Rönesans’ın bilimdeki etkisi nedir?
Rönesans, bilimsel keşiflerin ve gözlemlerin başladığı bir dönemdir; örneğin Copernicus’un güneş merkezli evren teorisi.
Rönesans, Antik Yunan ve Roma kültürüne neden bu kadar ilgi gösterdi?
Rönesans, bu antik kültürlerin insanın potansiyeli ve bilgisi konusundaki önemini vurguladı.
Rönesans’ın etkileri günümüzde hala hissediliyor mu?
Evet, Rönesans’ın sanat, bilim ve felsefe alanındaki etkileri hala günümüzde görülmektedir.
Rönesans’ın edebi katkıları nelerdir?
Rönesans, edebiyatta eserlerin daha fazla insan merkezli olmasını teşvik etti ve özgün metinlerin çevirileri yapılıp yayımlandı.
Rönesans’ın diğer kültürel dönemlerle karşılaştırılması nasıl yapılabilir?
Rönesans, Orta Çağ’dan sonraki büyük bir kültürel canlanma dönemiydi ve insan merkezli düşünceyi teşvik eden bir döneme işaret eder.
Rönesans dönemi hangi alanlarda büyük ilerlemelere sahne oldu?
Rönesans, sanat, bilim, edebiyat, felsefe ve mimari alanlarında büyük ilerlemelere ve değişimlere sahne oldu.
Faydalanılan Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Rönesans